HUKUK GÜNLÜĞÜ

Türk Hukukunda Uluslararası Hakem Kararlarının İptali

Uluslararası bir tahkim kararının iptali/ iptal davası açma hakkı, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun ("MTK") 15. maddesinde düzenlenmiştir.  MTK, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya ilgili kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.  Uluslararası hakem kararları ile yerel hakem kararları arasındaki önemli farklardan biri, uluslararası hakem kararlarının hükümlerinin MTK’da, yerel hakem kararları hükümlerinin ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK”) [Türk Hukukunda Yerel Hakem Kararlarının İptali ile ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz] düzenlenmiş olmasıdır.  Bu yazımızda, uluslararası tahkim kararlarının iptali üzerinde duracağız.

Madde 15/1 uyarınca, hakem kararına karşı yalnızca bölge adliye mahkemesinde (BAM) iptal davası açılabilir.  İptal sebepleri hem Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda hem de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda tanımlanan şekilde sayıca sınırlandırılmıştır.  Bu doğrultuda, tahkim kararından memnun kalmayan taraf BAM’a giderek yalnızca aşağıdaki sebeplerle iptal talebinde bulunabilecektir:

  1. A.  Başvuruyu yapan taraf;
  • Ø Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim anlaşmasının, tarafların anlaşmayı tâbi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olduğunu,
  • Ø Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu Kanunda öngörülen usule uyulmadığını,
  • Ø Kararın, tahkim süresi içinde verilmediğini,
  • Ø Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiğini,
  • Ø Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiğini veya istemin tamamı hakkında karar vermediğini ya da yetkisini aştığını,
  • Ø Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediğini ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu,
  • Ø Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediğini,

ispat ederse veya,

  1. B.  Bölge adliye mahkemesince;
  • Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı,
  • Kararın kamu düzenine aykırı olduğu,

tespit edilirse.

Yukarıdaki ilgili maddede özellikle belirtildiği üzere, hakem kararlarının iptali ancak kanunda öngörülen sebeplerin varlığı halinde talep edilebilir.  Başka bir ifadeyle taraflar, maddede belirtilen sebepler dışında herhangi bir nedenle dava açamayacakları gibi, uyuşmazlığın esasına ilişkin herhangi bir değerlendirme ve/veya karar talebinde de bulunamazlar.  Bununla birlikte, uygulamada, iptal talebinde bulunan tarafın esasa dahil edilen bir veya birkaç unsurun kamu düzenine aykırı olduğunu öne sürerek davanın esasına ilişkin değerlendirme talebinde bulunduğuna tanık oluyoruz.  Böyle bir yaklaşım, kuşkusuz ki, yukarıda alıntılanan Madde kapsamında öngörülen kamu düzeninin geniş yorumlanmasından kaynaklanmakta olup bu durum, bir tarafın, hakem kararındaki maddi konuların herhangi bir yönünün kamu düzenine uygun olmadığını ve dolayısıyla hakem kararının iptal edilmesi gerektiğini düşünmesine olanak tanıyabilir.

MTK madde 15/4'e göre iptal davası, hükmün taraflara tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde açılmalıdır.  MTK’ya göre, HMK'da düzenlenen iptal sürecinden farklı olarak, hakem kararına karşı iptal davası açılması hakem kararının icrasını otomatik olarak durdurur.  Bunun nedeni, milletlerarası tahkimde icra edilmiş bir hakem kararının daha sonra iptal edilmesi halinde, tahsil edilen tutarın iade edilmesi gerekebileceği ve milletlerarası tahkimde böyle bir iadenin sağlanmasının yerel tahkim kararlarından farklı olarak daha zorlu bir prosedür içeriyor olmasıdır.  Böylesi zorlu bir prosedürün önüne geçmek için taraflar, hakem kararının icrası için mahkemenin hakem kararının iptaline karar vermesini beklemelidir.

Son olarak, iptal davasına ilişkin kararlara HMK hükümlerine göre itiraz edilebilir.  Herhangi bir itirazın olmaması halinde, bölge adliye mahkemesinin kararı taraflar açısından kesin ve bağlayıcı olacaktır.  İptal davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra asliye hukuk mahkemesi, hakem kararının icra edilebilir olduğuna ilişkin bir belgeyi istemde bulunan tarafa verir ve böylece karar icra edilebilir hale gelir.