Türkiye'de E-İtibar Yönetimi
20. yüzyılın son on yılından itibaren dijital iletim, Web siteleri, Twitter, Facebook, Instagram, Wikipedia, haber siteleri, bloglar, sözlükler ve forumlar gibi gün geçtikçe geniş bir yelpazeye yayılan “yeni iletişim biçimi”; aslında insanlık tarihinde yeni bir aşamaya işaret ediyor. Hem bireylerin, hem de ticari firmaların fiziki hayatın dışında var olabilecekleri “sanal bir dünya” yaratıyoruz. Hatta diyebiliriz ki, bu sanal dünyadaki sanal yaşam süresi ve tarzı, fiziki yaşam tarzını bile etkiler, değiştirir hale geliyor. Karşı karşıya olduğumuz bu “yeni yaşam tarzı”nın merkezinde de; aktörleri her geçen gün çoğalan sosyal medya bulunuyor.
Gerek bireylerin gerekse firmaların bu yaşam tarzına ayak uydurarak sanal dünyada yer almalarıyla birlikte;pazarlama ve reklam faaliyetlerini yürüttükleri ana mecra artık sosyal medya oldu. Klasik pazarlama anlayışı ve metotları, yerini sosyal medya aracılığıyla yapılan pazarlamaya ve dijital reklamcılığa bırakıyor.
İnternet kullanıcıları ve reklam verenler açısından çok etkili sonuçlar yaratma potansiyeline sahip bu platform, aynı zamanda tüm marka itibarını ve keza bireylerin şahsi itibarını bir anda yerle bir edecek bir güce de sahip. Ancak ticari firmaların ve şahısların, kendileri hakkında internette yayınlanan tüm içerikleri takip etmesi, bu takibin sürekliliğini sağlaması ve gerekli işlemleri hızlıca başlatması mümkün olmadığından; bu sürecin artık “e-İtibar Yönetimi” adıyla dışarıdan sağlanan yeni bir hizmet haline geldiğini görüyoruz. e-İtibar yönetimi; negatif ve pozitif içeriklerin ayrılması, analizi, cevaplanması, ortadan kaldırılması, hukuki ihtilaf konusu yapılacakların tespiti gibi idari ve hukuki birçok aşamadan oluşuyor.
e-İtibar yönetiminin idari aşamasında; kişiler, şirketler ve markalar hakkında arama motorlarında bulunan içeriklerden, sosyal medya ağlarındaki diyaloglara kadar geniş bir takip ve araştırma yapılıyor. Daha sonra tespit edilen negatif yorum ve içerikler değerlendiriliyor, analiz ediliyor, önem sırasına göre ayıklanıyor, derecelendiriliyor ve birey/firma için zarar doğuran ve müdahale gerektirenler tespit ediliyor. Bu aşamadan sonra ise müdahale derecelendirmesine göre yapılacak idari veya hukuki işlemler tespit ediliyor.
e-İtibar Hizmetiyle; izinsiz alınmış kullanıcı adlarının, kişisel ve kurumsal skandallara dair içeriklerin, nefret sitelerinin, sektöre yönelik bilgi sızmalarının, sahte hesap saldırılarının ve kişiler/kurumlar hakkında yapılan yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilmesi de amaçlanıyor.
e-İtibar yönetimi hizmetini alanlar yalnız markalar ve ticari firmalar değil; bu profesyonel hizmet aynı zamanda sanatçılar, doktorlar, politikacılar, iş insanları gibi pek çok birey tarafından da ilgi görüyor. Bu ilgiye paralel olarak hem reklam ve medya ajansları hem de teknoloji firmaları doğan ihtiyacı karşılamak için yeni hizmet ve ürünler geliştiriyorlar. Yazılım firmaları, internet platformlarını tarayan yazılımlar ve belirli bazı web siteleriyle konuşan uygulamalar geliştirip negatif içerikleri tespit ederken; reklam/medya ajansları da negatif içeriklere karşı stratejiyi, kriz senaryolarını belirliyor. Ayrıca söz konusu içeriklerle ilgili yasal yollara başvurulup başvurulmayacağının değerlendirmesi yapılıyor.
İnternette paylaşılan bir içeriğe, habere karşı yasal yollara başvurmadan önce söz konusu içeriğin mahiyetinin değerlendirilmesi ve ifade özgürlüğü/basın özgürlüğü kapsamında eleştiri, görüş, fikir beyanı mahiyetinde olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Yapılacak her başvuru sağlam hukuki temellere dayandırılmalıdır.
Peki, internet üzerinden paylaşılan içeriklerin ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, bilgi edinme hakkı gibi temel hak ve hürriyetlerin sınırlarını aşması halinde Türk Hukukunda başvurulabilecek yöntemler nelerdir?
Hukuki açıdan yapılan değerlendirmede; içerik yalnızca İnternet Düzenlemeleri açısından değil, Telif Hukuku, Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku gibi pek çok farklı mevzuat yönünden de incelenir. Türk Hukukunda; firmaların ve bireylerin haklarını ihlal eden içerikler karşısında başvurulabilecek birden fazla yöntem ve kullanılacak çok sayıda hukuki enstrüman mevcuttur.
Hukuki değerlendirmenin doğru olmasının yanı sıra, başvurulacak yöntemlerin sırasının doğru belirlenmesi ve gerekli usulü prosedürlerin eksiksiz yapılması da büyük önem arz etmektedir. Aksi takdirde başvurunun delil yetersizliği, zamanaşımı veya ön koşul ve benzeri usulü eksikliklerden reddi söz konusu olabilir. E-itibar yönetimi hizmetinin, yukarıda değindiğimiz gibi yazılım-idari-hukuki destek boyutlarının müştereken sağlanmaması ve tek merkezden yönetilmemesi halinde; efektif ve eksiksiz olarak verilmesi mümkün olmayacaktır.
Av. Sinem Birsin